1. Fransız Mandası Dönemi
1.1. Fransız
Mandası Dönemi Suriye’de Kürtlerin Genel Siyasi ve Sosyal Durumu
Fransız Mandası döneminde Suriye’de Fransa’nın
uyguladığı politikalar Manda yönetimine karşı gelişebilecek uygulamaları
engelleme odaklıydı. Arap milliyetçiliğini
önlemek adına etnik azınlıklar yerine dini azınlıklara imtiyazlar
tanımak manda yönetiminin etkileri günümüze kadar varan politikalarından biri
olmuştur. Halen ülkenin yönetimini elinde tutan Nusayri azınlığa mensup El-Esed
ailesinin gücünün bu politikaya dayandığını kabul etmek mümkündür. Suriye’li
Kürtler de bu politkadan nasibini almışlardır. Suriye’li Kürtler Suriye
nüfusunun tahmini %10 ‘luk bir kısmını oluştururlar. Tamamına yakını Müslüman
ve Sünnidir. Yani etnik olarak azınlık olmalarına karşın dini olarak Suriye
nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Sünni Müslüman nüfusa
aittirler.[1] Fransız
mandası döneminde Kürtler en geniş etnik azınlık nüfus olmalarına rağmen
ekonomik olarak çok zayıf olmaları ve aşiretlere dayanan toplumsal yapıları
yüzünden güçlü bir örgütlenmeye gidemediler.[2] Ayrıca Suriye’li Kürtler Şeyh Said ya da
Mustafa Barzani gibi güçlü liderler çıkaramamışlardı. 1. Dünya Savaşı sonrası Irak
ve Türkiye’deki Kürt isyan ve hareketleri Suriye’nin Kürt bölgesini de içine
alan birleşik ve bağımsız bir Kürt devleti hedefleseler de öncelikleri Suriye
Kürtleri değildi. Örneğin 1925 yılındaki Şeyh Said (Şêx Seid) isyanı öncelikle
Türkiye sınırları içinde kalan Kürtlerin bağımsızlığını hedeflemekteydi.Suriye
Kürtleri Fransız manda yönetimde Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelere nazaran daha
özgürdüler. Kendi dillerinde gazete ve dergi basıp yayınlayabiliyorlardı. Ancak
manda yönetimi döneminde Kürtçe resmi dil olarak kabul edilmemekteydi.
Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi yönündeki talepler de Kürtlerin dini
azınlık olmadıkları gerekçesiyle manda yönetimi tarafından
reddedilmekteydi.Türkiye’de Şeyh Said İsyanının bastırılmasıyla Türkiye’de
yaşayan Kürtler kendileri adına oluşan bu olumsuz durumdan kaçmanın yolunu
Suriye tarafına geçmekte buldu. Türkiye’den Suriye’ye göç eden Kürtler
çoğunlukla isyana katılmış savaşçılar,politikacılar veya bunların ailelerinden
oluşuyordu. Bu da Suriye Kürtleri içinde milli duyguların kabarmasına sebep
oluyordu. Göçler sadece Suriye’de Kürtlerin yaşadığı bölgelerle kısıtlı
kalmadı. Halep,Şam ve Lübnan’a kadar göçler eden Kürt aşiret önde gelenleri
,entelektüelleri ve politikacıları vardı. Bu liderler daha sonra merkezi
Lübnan’da olan ama faaliyetlerini Suriye’de sürdüren Xoybûn Cemiyeti altında
örgütlendiler.
1.2. Hoybun
(Xoybûn) Cemiyeti
Fransız manda yönetimi altında Suriye’li Kürtlerin
haklarını savunan,siyasi ve kültürel faaliyetlerde bulunan tek örgütlü yapı
Xoybûn Cemiyeti’ydi. Bu cemiyet Cemil Paşazade,Nuri Dersimi,İhsan Nuri ve
Cigerxwin gibi Kürt toplumunda saygı gören entelektüel ve siyasetçiler
tarafından 5 Ekim 1927’de Lübnan’da kuruldu. Kuruluş yeri Lübnan olmasına
rağmen Suriye’de çalışmaktaydılar ancak öncelikleri Türkiye’de yaşayan
Kürtlerdi. Kurucu kadrosundan önemli isimlerin Türkiye’den Suriye’ye kaçmak
durumunda kalan Kürtler olması cemiyetin politikalarında ağırlığı Türkiye’deki
‘’direnişe’’ vermesinde etkili olmuştur. Nitekim cemiyetin 5 Ekim 1927’de
Lübnan’da düzenlediği ilk kongresinde Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerdeki
devletlerle iyi ilişkiler kurulması gerektiği ve asıl hedefin Türkiye olduğu 5 maddede belirtilmiştir.[3]
Xoybûn ayrıca Paris,Detroit,Londra,Irak ve Türkiye’de
temsilcilikler açtı. Bu ülkelerin dillerinde yayınlar yapıp kamuoyu oluşturmaya
çalıştı. Suriye’de ise Kürtleri bağımsızlık,self-determinasyon,milliyetçilik
gibi konularda bilinçlendiriyordu.[4]
1927-30 Ağrı İsyanı sırasında Xoybûn önemli katkıları
vardı. Nitekim İhsan Nuri liderliğinde Xoybûn kadroları Ağrı Dağı’nda Ağrı Cumhuriyeti
adında bir yönetim kurdu. Hatta bu yönetimin resmi olarak tanınması için
Milletler Cemiyetine başvurulmuştu.[5]
Suriye’nin Fransız mandasından bağımsızlığını
kazandığı 1946 yılında Xoybûn Cemiyeti dağıldı. Bu dağılma süreci aynı zamanda
Kürt-Sovyet ilişkilerinin arttığı bir döneme denk geldi. Bu da aynı zamanda
Kürtlerde milliyetçilik fikrinin itibarını kaybetmesi anlamına gelmekteydi.
2. Suriye’nin Fransız Mandasından Bağımsızlığını
Kazanması Sonrası Dönem
2.1.
İlk Siyasi Partinin Kurulması ve Bölünmeler
2.Dünya Savaşı sonrasında tüm batı
sömürgelerinde olduğu gibi Suriye’de de Sovyetlerin ve Sosyalizmin etkisi
hissedilmekteydi. Bu etki Suriye’deki Kürtlerde de karşılık bulmaktaydı. Artan
Sosyalist düşünce etkisi Kürtler içinde de fikir ayrılığına sebep oldu. Kürtler
bağımsızlık fikrinden uzaklaştıkça Suriye Komünist Partisi (SKP) Kürtler
arasında popülerlik kazanmaya başladı. Bu partinin yönetici kadrolarında bir
çok Kürt vardı ve Suriye içinde Kürtlerden önemli bir destek alıyordu.
Kürtlerden aldığı bu desteğe rağmen SKP Suriyeli Kürtlerin sorunlarına karşı
olduça ilgisizdi.
Bunun üzerine Osman Sabri, Abdülhamid
Hacı Derviş ve eski komünist partili Kürtler ‘’ SKP’ye alternatif, sol ve
ulusal çizgide’’ bir Kürt partisine ihtiyaç olduğu fikriyle 1957 yılında
Partiya Demokrata Kurd- Sûrî (PDK-S) yani Suriye-Kurd Demokrat Partisi’ni
kurdular.[6] Bu
parti Suriye’li Kürtlerin kurduğu ilk modern bir organizasyona sahip siyasi
partiydi. Ancak Suriye devletinin baskıları nedeniyle illegal olarak kurulmuş
bir partiydi.
Daha sonra o dönem Suriye’de üniversiye
öğrencisi olan Nurettin Zaza ve Celal Talabani partiye katıldılar. Partinin
1957 yılında yapılan ilk kongresinde Nurettin Zaza parti başkanı seçildi.
Talabani ve Zaza’nın katkılarıyla Rêzname adında bir parti programı yazıldı. Bu
programa göre PDK-S Kürt sorununun Suriye içinde çözümünden yana, kültürel hak
taleplerinde bulunana ve bağımsızlık istemeyen bir siyasi partiydi.
PDK-S’nin kurucu
kadrolarının çoğunun eski Xoybûn üyesi olması partiyi Xoybûn Cemiyetinin bir
devamı olarak kabul etmemizi mümkün kılar gibi görünse de Xoybûn Cemiyeti
esasen Türkiye Cumhuriyeti ile mücadele etmeyi öncelikli hedefi olarak kabul
etmiş bir organizasyondur. PDK-S ise Suriye’deki Kürtlerin sorunularına
yoğunlaşmış ve diğer ülkelerdeki Kürt hareketleriyle dayanışma yolunu
gitmiştir.
1960 yılında,
PDK-S parti programını yazan isimlerden biri olan Celal Talabani partinin
ismindekı ‘’Kurd’’ kelimesinin ‘’Kurdistan’’ kelimesiyle hyer değiştirmesi
gerektiği fikrini ortaya attı. Bu değişiklik parti içinde huzursuzluklara neden
oldu. Osman Sabri liderliğinde bir grup bu değişikliğin Suriye hükümetini
‘’kışkırtacağından’’ endişelenmekteydi. Nitekim 1958 yılında Suriye ‘nin
Mısır’la Birleşik Arap Cumhuriyeti (BAC) adı altında birleşmesi ve artan Arap
şovenizminin de etkisiyle parti isminde değişikliğin yapıldığı yıl parti
kadrolarına karşı büyük tutuklama dalgaları başladı. Bu tutuklamalar kapsamında
parti lideri Nurettin Zaza ve yaklaşık 5000 parti üyesi tutuklanmıştır. [7] Bu
gelişmeler parti içindeki bölünmeleri gün yüzüne çıkarmaya başlamıştır.
Parti Osman
Sabri liderliğinde sol kanat ve Nurettin Zaza liderliğinde sağ kanat olarak iki
kampa bölünmüştür. 1965 yılında partinin 5. Konferasında yapılan tartışmalar
Suriye Kürt siyasetinde önemli izler bıraktı. Partinin iç tartışmalarında Osman
Sabri ve sol kanat Irak’taki Mustafa Barzani önderliğindeki Kürt hareketine
destek verdiklerini ve bu hareketin bir parçası olduklarını deklere ettiler.
Sağ kanat ise bu hareketle bir ilgilerinin olmadığını ve Suriye yönetimine
sadık olmaları gerektiğini savundu. Sonuç olarak partide bir dizi bölünme yaşandı.
1965 yılında Abdülhamit Hacı Derviş liderliğinde sağ kanat partiden gene aynı
isimde bir parti kurarak ayrıldı. Ancak 1975‘de Celal Talabani’nin Irak
KDP’sinden ayrılarak kurduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) ile iyi
ilişkiler kuran Derviş aynı yıl partisinin ismini Kürdistan Demokratik İlerici
Partisi (Pêşverûya
Demokrata Kurdên li Sûrî)
olarak değiştirdi.
Sol blok ise
gene Irak’taki gelişmelerden ekilenerek ikiye bölündü. Talabani’nin KYB’sine
sempati duyanlar KDPS isminde devam ederken KYB’ye çekinceyle yaklaşan Salah
Bedreddin Halkın Birliği ( Yekîtiya Gel) adından bir parti kurarak KDPS’den
ayrılmıştır.
1960-70’li
yıllar boyunca Irak’taki Kürt hareketleri Suriye’deki Kürt siyasetini doğrudan
etkilemiştir. Bunun sebeplerini Irak’lı Kürt liderlerin Suriye’deki Kürtlerle
yakın ilişkilere sahip olması ve Suriye’li Kürtlerin hiçbir zaman güçlü ve
büyük kitleleri içine alan bir siyasi organizasyona sahip olmaması bu nedenle
dışarıdan etkilere hep açık olmasıyla açıklamak mümkündür.
Suriye’de bu gün
aktif olan çoğu partinin atası sayılan KDPS içindeki bölünmeler ideolojik
olmaktan ziyade kişisel fikir ayrılıklarına dayanmaktadır. [8]
Bunun yanı sıra Suriye Kürt toplumu arasında aşiretçiliğin yaygın olması ayrılıkların
bir diğer sebebi olarak kabul edilebilir. Bu gün Suriye’de aynı ismi kullanan
birden fazla Kürt partisi bulunmaktadır. Varlığını sürdüren Kürt partilerinin
bir kaçı dışında kalan diğer partiler toplumsal destekten yoksundurlar.
1.1.
Başlıca Siyasi Partiler
i.
KDP-S
Bu
gün KDPS ismini kullanan 3 parti vardır. Ancak bunlar içinden 1957’de kurulan
KDSP’nin mirasçısı kabul edilen parti Nisan 2014’den bu yana Siud Mela’nın
genel sekreterliğini yaptığı partidir. Parti iç savaşın başladığı ilk günden
itibaren Suriyeli muhaliflere yakın durmuştur. 19 Temmuz 2012’de Kürtlerin
yaşadığı bölgelerde Kürtlerin devlet dairelerinin kontrolünü eline almasında ve
kendi yönetimlerini kurmasında öncülük eden ve PKK’ya yakın olduğu bilinen
Demokratik Birlik Partisi’ne (Partîya Yekîtiya Demokratîk / PYD) muhalif bir
çizgidedir. Aynı zamanda Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetiminde iktidar partisi
olan KDP ile iyi ilişkilere sahiptir. Bu iyi ilişkiler KDPS’yi Irak KDP’sinin
Suriye şubesi olarak nitelendirmeyi mümkün kılmaktadır.
Nisan
2014 ‘de Kürdistan Birliği Partisi, Mustafa Oso liderliğindeki Azadi Partisi ve
Mustafa Cuma’nın liderliğini yaptığı diğer Azadi Partisi Dr.Beşar’ın genel
sekreteri olduğu KDPS’ye geçmişlerdir. Bu birleşmedeki amaç PYD’ye alternatif
güçlü bir parti olabilmektir. Birleşmenin sağlanmasından Mesud Barzani’nin
büyük etkisi vardır. 51 kişilik parti merkez yönetiminin 31’i KDPS üyelerinden
kalan 20’u ise partiye katılan 3 partinin üyelerinden oluşmaktadır. Partini
genel sekreterliğine Siud Mela seçilmiştir ve halen görevdedir.[9]
Parti
halen Kürdistan Ulusal Konseyi ( Encûmane Niştîmanîya Kurdî li Sûrî / ENKS) üyesidir.
ii.
Peşverû
Partinin
genel sekreterliğini aralıksız 50 yıldır aynı zamanda partinin kurucusu
olan Abdülhamit Hacı Derviş yapmaktadır.
KYB’nin kurulduğu 1975 yılından bu yana bu partiyle iyi ilişkilere sahiptir.
Halen Kürdistan ulusal Konseyi (KUK) üyesidir. Irak’ta KYB ve KDP rekabetin
Suriye’de Peşverû ve KDPS arasında sürdüğünü söylemek mümkündür. Partinin
Suriye’de yerinden yönetim ve adem-i merkeziyetçiliğin geliştirilmesini,Kürtler
ve diğer azınlıklar için kültürel hakların tanınmasını amaçlamaktadır. KDPS’nin
aksine Peşverû PYD ile iyi ilişkilere sahiptir. [10]
iii.
Yekitî
1975
yılında Salah Bedreddin tarafından kurulmuştur. Partini tam ismi Yekitî ya Gel
yani Halkın Birliği partisidir. 1980 yılında Bedreddin partinin ismini Yekitîya
Gelê Kurd yani Kürt Halkının Birliği olarak değiştirmiştir. Kurulduğu tarihten
Suriye’de halk ayaklanmasının başladığı 2011 tarihine dek parti içinde bir dizi
bölünme yaşanmıştır. 2011 yılına gelindiğinde Yekitî içinden biri Mustafa Oso
liderliğinde diğeri Mustafa Cuma liderliğinde faaliyet yürüten iki ayrı Azadî
Partisi ortaya çıkmıştır.[11]
Bu iki parti 2014 yılında KDPS ile birleşme yoluna gitmiştir.
iv.
PYD
2003
yılından kurulmuştur. Kuruluş tarihi diğer Kürt partilerine göre oldukça yeni
sayılan PYD buna rağmen güçlü organize yapısıyla ve aldığı geniş halk
desteğiyle Suriye’deki en güçlü Kürt partisi olarak kabul edilmektedir. Partiyi
güçlü kılan faktörler arasında Suriye iç savaşında çarpışan en güçlü silahlı
güçlerden biri olan Halk Savunma Birlikleri (YPG)‘nin PYD’ye destek vermesini de
saymak mümkündür. PYD YPG’nin herhangi bir partinin silahlı gücü olmadığını
savunsa da var olan algı YPG’nin PYD’nin silahlı kanadı olduğu yönündedir.
PYD
aynı zamanda PKK’nin 2005’de kurduğu Suriye,Türkiye,İran ve Irak’da PKK
çizgisinde faaliyet yürüten partilerin çatı örgütü olan Kürdistan Topluluklar
Birliği (KCK) üyesidir.
PYD’nin
toplumsal destek bulmasında 2004 Kamışlı (Qamişlo) ayaklanması önemli bir dönüm
noktasıdır. Bu ayaklanma sırasında PYD kadroları halkın sokaklara dökülmesine
ön ayak olmuştur. PYD’nin birçok üyesi Kamışlı ayaklanması sonrası BAAS rejimi
tarafından tutuklanmış ya da öldürülmüştür. Partinin amaçlarını Suriye’de
Kürtlerin haklarının anayasal güvenceyle tanınması,Kürt bölgesinde ‘’demokratik
özerkliğin’’ sağlanması özetlemek mümkündür.[12]Ayrıca
parti prensiplerini ‘’Arap ve Kürt halkları arasında kardeşlik tohumları
ekmek,bu iki halk arasında dayanışma ve eşitliği sağlamak’’ olarak
sıralamaktadır.[13]
BAAS
rejiminin 2012’de Kürt bölgelerinden çekilmesinden sonra PYD öncülüğünde Kuzey
Irak’takine benzer bir otonom Kürt yönetimi oluşturulmaya başlanmıştır. Devlet
dairelerine el konulmuş,okullarda Kürtçe eğitim verilmeye başlanmış ve ASAYÎŞ
adında bir polis birimi oluşturulmuştur.
Başta
KDPS olmak üzere rakip Kürt siyasi partiler sıklıkla PYD’nin kendilerine baskı
yaptığını ve siyasi faaliyetlerini yürütemelerine izin vermediği eleştirilerini
dile getirmektedirler.
PYD
diğer partilerden farklı olarak eş-başkanlık sistemiyle idare edilmektedir.
Partinin eş-başkanlıklarını İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunu bir kimya
mühendisi olan Salih Müslim ve Asya Abdullah yürütmektedir.
3. Suriye
İç Savaşı ve IŞİD Saldırıları
3.1.
İç Savaş
Başlarken Partilerin Durumu
Suriye’de 2011 yılı başlarında Arap
Baharının etkisiyle rejim karşıtı irili ufaklı gösteriler yapılmaya
başlanmıştır. Ancak gösteriler halk ayaklanması vasfını 15 Mart 2011’de ülkenin
güney şehri Dera’da başlayan olaylarla kazanmıştır. Bu olayları ülkenin diğer
bölgelerindeki gösteriler izlemiştir. BAAS rejimi bu gösterileri bastırmak için
orduyu seferber etmiş ve ağır silahlar kullanmıştır. Böylece sivil gösteriler
şeklinde başlayan süreç kanlı bir iç savaşa dönüşmüştür.
Gösteriler ülkenin güneyinde yoğunlaşsa
da Kürtlerin çoğunlukta olduğu kuzeyde de Kürtler kendilerine uzun yıllar baskı
yapan BAAS rejimine karşı gösteriler yapmaktaydı. İç savaşın ilk yılı
çatışmalar ülkenin güneyinde yoğunlaşmıştır. Bu durumdan yararlanan Kürt
partileri Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde kontrolü ele almaya
başlamıştır. Bu süreçte 7 Nisan 2011’de Esad
yönetimi Suriye vatandaşlığı olmayan yüz binlerce Kürt’e vatandaşlık vaat
etmiştir.
19 Temmuz 2012’de BAAS rejimi kuzeydeki
Kürt illerinden çekilmiştir. Bu çekilmenin ardından PYD öncülündeki güçler
rejimin çekildiği yerlerde kendi yönetimlerini kurmaya başladılar.
Kürtler iç savaşın hemen başlarında
Mesud Barzani’nin desteklediği partiler ile PKK’ya yakın duran PYD’nin
mücadelesini aşmak adına bir takım adımlar atmışlardır. Bunlardan ilki 11
Temmuz 2011’de Erbil Anlaşmasıyla Kürdistan Ulusal Konseyi’nin kurulmasıdır. Bu
konsey PYD ve 15 diğer partiyi kapsamaktaydı.[14]
Ancak partilerin birbirlerini karşı güvensizliği nedeniyle bu anlaşmanın
pratiğe geçtiğini söylemek güçtür. Öyle ki bir yıl sonra gene Erbil’de partiler
sorunları çözmek için tekrar bir araya gelmişlerdir. Bu toplantılarda Mesud
Barzani’nin katkıları dikkat çekmektedir. Aynı dönemde Irak KDP’si destekli
partiler PYD’nin silahlı gücünden şikayet ederek kendilerinin de silahlı
birlikler kurabileceklerini beyan etmişlerdir. Suriye’den Kuzey Irak’a kaçan
Kürt gençlerine askeri eğitim verilmesini bu anlamda atılmış bir adım olarak kabul
etmek mümkündür. Ancak PYD’nin Suriye Kürt bölgesinde tek askeri güç olarak
YPG’nin tanınacağına dair tavizsiz duruşu muhalefet partilerinin kendi silahlı
güçlerini kurmasını engellemiştir.
3.2.
Bloklar ve İttifaklar
i.TEV-DEM (Tevgera
Civaka Demokratîk)
Demokratik Toplum Hareketi anlamına
gelmektedir. 2012 yılında Suriye ordusu Kürt bölgesinden çekildikten sonra
‘’kaos ve karışıklılığın önlenmesi’’ adına PYD öncülüğünde kurulmuş bir
organizasyondur. Kürt bölgelerinde yaşayan diğer etnik grupları da içinde
barındırması açısından önemlidir. Her yerleşim biriminde halk meclisleri
oluşturulmasını sağlamıştır. Bu meclisler Halk Evi (Mal a Gel ) olarak
adlandırılmıştır.
Suriye’deki Kürt bölgeleri Kürtlerin
otonom yönetimlere sahip olduğu İran ve Irak’takinin aksine oldukça heterojen
bölgelerdir. Bu nedenle Arapların dışında Süryani,Ermeni ve Çerkez kökenli
insanların bir arada yaşamalarını sağlayacak bir organizasyon kurmak oldukça
güçtür. Bu anlamda TEV-DEM ’in Halk Meclislerinde farklı etnik grupların
temsiliyetini sağlaması etnik gerilimleri önleme adına önemli bir adım olarak
kabul edilmektedir.
ii.ENKS (Encûmena
Niştîmanî ya Kurdî li Sûrî )
Suriye
Kürt Ulusal Konseyi anlamına gelmektedir. 2011 yılında Mesud Barzani’nin
desteklediği partilerin katılımı ve KDPS’nin liderliğinde kurulmuştur. İlk
kurulduğunda 11 partiyi kapsamaktaydı. 2012 yılında ise parti sayısı 15’e
çıkmıştır. [15] ENKS, TEV-DEM’e göre çok daha az toplumsal destek bulan bir
organizasyondur. Bunda bünyesindeki partilerin halkı temsil etme kabiliyetinden
uzak olması ve YPG ve ASAYÎŞ gibi güçlü silahlı güçlerin desteğinden yoksun
olmalarını pay vardır. Ayrıca TEV-DEM’in aksine ENKS Suriye Kürt bölgesinde
değil Kuzey Irak’ta kurulmuştur. Bu da Suriye’li Kürtler arasında ENKS’nin popüler
olmasını mümkün kılmamaktadır.
Ekim 2014’de Mesud Barzani’nin çağrısı
üzerine Duhok kentinde toplanan TEV-DEM ve ENKS arasında görüşmeler
yapılmıştır. Bu görüşmeler neticesinde Duhok Anlaşması olarak kayıtlara geçen
bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmaya göre ENKS ve TEV-DEM arasında 24 kişlik
ortak bir yönetim mekanizması oluşturulacak. Bu 24 kişinin 12’si TEV-DEM’den
12’si ENKS’den oluşacaktır.
3.2.
IŞİD Saldırılarının Etkileri
1990’lı yıllar boyunca Türkiye’yle iyi
ilişkiler geliştiren KDP İran güdümündeki KYB ve Türkiye ile yoğun çatışma
halindeki PKK’yla karşı karşıya gelmiştir ve bu rekabet bir dönem silahlı
çatışma halini almıştır. Bu çatışmalar halen Kürt tarihinde ‘’birakûjî’’ (iç
savaş) olarak anılmaktadır. Kürt partilerinin şu an Suriye’de içinde
bulundukları durum itibariyle partiler arası bir silahlı çatışma yaşanması
ihtimali yoktur. Ancak Kürtler üzerinde
derin izler bırakan bu çatışmanın tarafları Suriye’de karşı karşıya geldiğinde
itidal çağrısında bulunan Kürt aydınları birakûjî vurgusu yapmayı ihmal
etmemişlerdir. Şu an Suriye’de var olan durum 1990’larda Kuzey Irak’tan
farklıdır. Kuzey Irak’ta birbirine denk kuvvette birden fazla parti ve silahlı
güç vardı. Suriye’de ise YPG ve ASAYÎŞ dışında herhangi bir başka silahlı
unsurun varlığına gene YPG ve ASAYÎŞ tarafından izin verilmemektedir.
Suriye
Kürt bölgelerinde partiler arası rekabetler diğer ülkelerdeki Kürt partilerinin
rekabetinin bir yansımasıdır. 1960-70’li yıllarda KDPS’den ayrılmalar nasıl
Irak’taki Kürt hareketlerinden doğrudan etkilendiyse, 2011 sonrası KDPS ve PYD
rekabeti de 1990’lı yıllar boyunca KDP ve PKK arasında yaşanan rekabetin bir
devamıdır. KDPS iç savaşından başından bu yana PYD yerine Suriye Ulusal
Konseyi’ne yakın durmuştur. PYD’nin silahlı güçlerine alternatif silahlı
kendilerine bağlı silahlı birlikler kurma girişimleri de PYD tarafından her
defasında engellenmiştir.
IŞİD’in 16 Eylül 2014’de başlattığı
Kobanê saldırısı Kürtler üzerine önemli etkiler yaratmıştır. IŞİD’in Kobani
saldırılarının başladığı sırada PYD’ye muhalif Kürt partilerinin PYD’yi
suçlayan bir pozisyonda durdukları bilinmektedir. Ancak kuşatmanın uzun
sürmesi, PYD ve YPG’nin IŞİD’e karşı direnç göstermesi,Türkiye,Irak ve İran’dan
Kürtlerin IŞİD’e karşı savaşmak üzere Kobani’ye geçişler yapması Kobani’yi
Kürtler nezdinde milli bir mesele haline getirmiştir.
PYD ve YPG’nin IŞİD’e karşı Kobani’yi
savunması hem Kürtler hem de uluslararası kamuoyu nezdinde PYD ve YPG’ye
sempati kazandırdı. Öyle ki kuşatmanın ilerleyen zamanlarında ABD hava
kuvvetleri öncülüğünde koalisyon uçakları Kobani çevresindeki IŞİD mevzilerine
karşı hava saldırıları düzenleyerek YPG’nin yükünü hafifletmiştir. Bunun üzerine
muhalif partiler Kobani üzerinden PYD’yi eleştirmeyi bir kenara bırakmış ve
‘’milli dava’’ haline gelen Kobani için yardıma hazır olduklarını açıklamaya
başlamışlardır. Sadece Suriye içinden Kürt partileri değil Türkiye,Irak ve
İran’daki Kürt partileri de Kobani meselesine ilgisiz kalmamışlardır. [16] İç
savaşın başından beri PYD’ye mesafeli yaklaşan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bile
sembolik sayıda birlikle Kobani savunmasına katılmıştır.
28 Ekim 2014 ‘de Duhok Anlaşması
uyarınca KDP peşmergeleri Türkiye üzerinden Kobani’ye geçiş yapmıştır.
Kobani’ye geçiş yapan peşmerge sayısı 150 olarak belirlenmiştir. [17]
İlk bakışta bu sayıda bir askeri birliğin Kobani çatışmalarında etkisiz
kalabileceği düşünülse de peşmerge birliklerinin yanlarında götürdükleri ağır
silahlar,roketler ve havan topları IŞİD karşısında YPG’ye belli oranda avantaj
sağlamıştır. Bunlardan daha önemlisi Kürt tarihinde ender rastlanan bir
işbirliğinin ortaya çıkmış olmasıdır.
Peşmergelerin Kobani’ye geçiş yaptıkları
güzergah Türkiye’de Kürt yurttaşların çoğunlukta yaşadıkları yerleşim yerleri
üzerindedir. Geçişleri sırasında çok sayıda insan peşmergelere sevgi
gösterilerinde bulunmuşlardır. [18] Bu da Kobani’nin Kürt toplumu üzerinde
yarattığı milliyetçi etki hakkında bize fikir vermektedir.
4. Sonuç
Suriye’deki Kürt partilerinin siyasetini
etkileyen iki önemli güç PKK ve KDP’dir. Bu iki güç arasındaki rekabet
Suriye’nin Kürt bölgelesine direkt yansımaktadır. PKK ve KDP’nin Kürt
siyasetinde liderlik mücadeleleri 1990’lı yılların başına dayanmaktadır. Bu
yıllar PKK ve TSK arasındaki çatışmaların en yoğun yaşandığı dönemdir. Buna
karşın KDP bu dönemde Türkiye’den önemli boyutta destek görmüştür. 90’lı
yılların ortasında KDP ve PKK rekabeti silahlı çatışmaya dönmüştür. Oysa
1983’de PKK ve KDP ‘’faşist Saddam diktatörlüğü,Türk ordusu işgali ve Amerikan
emperyalizmine karşı ortak direnme’’ kararı aldıkları bir anlaşma
imzalamışlardır. [19] Buna
rağmen Irak’taki gelişmeler ve güç elde etme mücadelesi bu iki gücü karşı
karşıya getirmiştir.
PKK’nin KDP’yi eleştirdiği noktalar
KDP’nin ‘’feodal ve geri kalmış bir yapı olduğu’’ noktasında yoğunlaşırken KDP ise PKK’yı
‘’kürdistani olmamak ve kürt milletine fayda sağlamamakla’’ eleştirmektedir.
PKK Kürtler içinde gençler,seküler milliyetçiler,solcular ve kadın hareketlerinden
ilgi görmektedir. KDP ise gelenekçi,dindar ve piyasa ekonomisinden yana
Kürtlerden destek bulmaktadır. Kürtlerin birliği ve Kürt milliyetçiliği ise iki
tarafın ortak yönleridir. KDP uluslarası petrol ticareti anlaşmaları
yapabilecek kadar uluslarası saygınlığa sahiptir.Gücünü de büyük ölçüde buradan
almaktadır. PKK ise Türkiye,AB ve ABD’nin terör örgütü listelerindedir.
IŞİD hem PKK ve hem de KDP için
tehdittir. [20]Buna
karşın IŞİD’in bu iki tarafın aralarındaki bütün sorunları bir tarafa bırakarak
tümüyle ortak hareket etmesini sağlayacak bir etkisi yoktur. IŞİD’le mücadele
KDP ve PKK’nin liderlik mücadelelerinin bir parçasıdır. Nitekim IŞİD’in Şengal
ve Kerkük saldırılarından sonra bu şehirlere militanlarını sevk etmesi PKK’nın
IŞİD’le mücadelede kendisine ihtiyaç duyulduğu algısını yaratma amaçlıdır. PKK
Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanması için uğraşmaktadır.[21]
PKK kendi çabalarıyla oluşturulacak bir Kürt Ulusal Kongresi’nin KDP’yle
rekabetinde elini güçlendirdiğini düşünmektedir.
KDP ve PKK Kürtlerin ortak düşmanı
IŞİD’le mücadele edebildikleri oranda Kürt toplumunda destek göreceklerinin
farkındadırlar. KDP’nin Şengal’i savunmada başarılı olamaması ve PKK’nin
KDP’den kalan boşluğu doldurması,aynı zamanda YPG’nin Kobani’yi savunmada
gösterdiği direnç PKK’yi IŞİD’le mücadele noktasında KDP’den bir adım önde
olduğu yorumunu mümkün kılmaktadır. KPD ve PKK arasındaki rekabetin sadece Irak
ve Suriye’de sahnelenmediğini aynı zamanda İran ve Türkiye’deki Kürtlerin de bu
rekabetin konusu olduğunu belirtmek gerekir.
Özetle bugün Suriye’de Kürt siyasetinde
şahit olduğumuz rekabet esasında PKK ve KDP rekabetidir. Kobani’de görülen
işbirliği esasında bu rekabetin bir parçasıdır. Tüm bu faktörler göz önüne
alındığında Kobani’deki küçük işbirliğinin KDP ve PKK arasındaki rekabeti
bitirebilecek nitelikte bir işbirliği olmadığı düşünülmektedir.
[1] Abdi Noyan ÖZKAYA, Suriye Kürtleri: Siyasi Etkisizlik ve Suriye
Devleti’nin Politikaları, Sa. 3,Cilt 2, No: 8 ss.90-116 2007 ( http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/IdZgitj2V2vbuyxGGkzJnS8yvQqpT5.pdf )
[2] Abdi Noyan ÖZKAYA, Suriye Kürtleri: Siyasi Etkisizlik ve Suriye
Devleti’nin Politikaları, Sa. 3,Cilt 2, No: 8 ss.90-116 2007 ( http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/IdZgitj2V2vbuyxGGkzJnS8yvQqpT5.pdf )
[3] Dîlawerê Zengî , Kurtedanasînek li
ser rêxistina Xoybûnê , Şam,
01.10.2008 ,http://www.nefel.com/articles/article_print.asp?ArticleNr=3674
)
[4] Güneybatı Kurdistan’da Siyasal Durum-1 ,01.06.2012 , (http://welatekurdan.blogspot.com.tr/2012/06/guneybat-kurdistanda-siyasal-durum-1.html
)
[5] Ayşe Hür , OSMANLI’DAN
BUGÜNE KÜRTLER VE DEVLET , 19.10.2008 - 25.10.2008 , (http://arsiv.setav.org/ups/dosya/27464.pdf
)
[6] Christian Sinclair & Sirwan Kajjo , The Evolution of Kurdish Politics in Syria , 31.08.2011 (http://www.merip.org/mero/mero083111#_7_
)
[7] Christian Sinclair & Sirwan Kajjo , The Evolution of Kurdish Politics in Syria , 31.08.2011 (http://www.merip.org/mero/mero083111#_7_
)
[8] Christian Sinclair & Sirwan Kajjo , The Evolution of Kurdish Politics in Syria , 31.08.2011 (http://www.merip.org/mero/mero083111#_7_
)
[9] İMC : Rojavalı 4 Parti birleşti , 07.04.2014 , (http://www.imctv.com.tr/2014/04/07/11274/rojavali-4-parti-birlesti )
[10] Rodi Hevian : THE MAIN KURDISH POLITICAL PARTIES IN IRAN, IRAQ, SYRIA, AND TURKEY: A RESEARCH GUIDE , 19.08.2013 , (http://www.rubincenter.org/wp-content/uploads/2013/08/Hevian-YA-SG-YA-au2-PDF.pdf )
[11] SURİYE’DE
KÜRT HAREKETLERİ , ORSAM Rapor No: 127 , Ağustos 2012 , Sa 19, (http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/201286_127%20yeniraporson.pdf )
[12] Rodi Hevian : THE MAIN KURDISH POLITICAL PARTIES IN IRAN, IRAQ, SYRIA, AND TURKEY: A RESEARCH GUIDE , Sa. 3, 19.08.2013 , (http://www.rubincenter.org/wp-content/uploads/2013/08/Hevian-YA-SG-YA-au2-PDF.pdf )
[13] PYD official website , About PYD
,16.10.2013 , (http://www.pydrojava.net/en/index.php/about
)
[14] ORSAM ; BİRLİK
Mİ, PYD’NİN GÜÇ GÖSTERİSİ Mİ? ERBİL ANLAŞMASINDAN SONRA SURİYE KÜRT DİNAMİKLERİ
, Sa 8, Rapor No:
138, Aralık 2012, (http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20121221_138.pdf )
[15] Renad
Mansour : The Role of Iraqi Kurdistan in
the Syrian-Kurd Pursuit of Autonomy , 19.09.2012. ,
Sa. 2-3, (http://studies.aljazeera.net/ResourceGallery/media/Documents/2012/9/19/201291910462610734The%20Role%20of%20Iraqi%20Kurdistan%20in%20the%20Syrian-Kurd%20Pursuit%20of%20Autonomy.pdf
)
[16] Komala Party of Iranian Kurdistan: The world must support Kurds in their fights for legitimate rights , 13.10.2014 , (http://www.prnewswire.com/news-releases/komala-party-of-iranian-kurdistan-the-world-must-support-kurds-in-their-fights-for-legitimate-rights-279032581.html )
PJAK Co-chair Evîndar Rênas:
Attack at Kobanê is international conspiracy , 14.10.2014, (http://www.diclehaber.com/en/news/content/view/424868?page=4&from=3226523678 )
[17] AA : Peşmerge sayısı 150'ye indirildi , 24.10.2014, (http://www.aa.com.tr/tr/haberler/409566--osonun-bizim-tarafimizdan-bolgeye-gecmesinde-sikinti-yok )
[18] Peşmergelerin Kızıltepeden Kobaniye Geçişleri , 29.10.2014 , (https://www.youtube.com/watch?v=62x3yn1jMsA )
[19] Serxwebun, Temmuz 1983, Sa. 10 , (http://www.serxwebun.org/arsiv/19/files/assets/downloads/page0010.pdf
)
[20] Merve Önenli Güven : KDP-PKK-IŞİD Üçgeni , 12.08.2014, (http://www.21yyte.org/tr/arastirma/irak/2014/08/12/7734/kdp-pkk-isid-ucgeni
)
No comments:
Post a Comment