Wednesday, December 7, 2016

IŞİD’İN KOBANİ SALDIRILARININ KÜRT PARTİLERİ ÜZERİNDE ETKİLERİ



1. Fransız Mandası Dönemi

1.1.  Fransız Mandası Dönemi Suriye’de Kürtlerin Genel Siyasi ve Sosyal Durumu

Fransız Mandası döneminde Suriye’de Fransa’nın uyguladığı politikalar Manda yönetimine karşı gelişebilecek uygulamaları engelleme odaklıydı. Arap milliyetçiliğini  önlemek adına etnik azınlıklar yerine dini azınlıklara imtiyazlar tanımak manda yönetiminin etkileri günümüze kadar varan politikalarından biri olmuştur. Halen ülkenin yönetimini elinde tutan Nusayri azınlığa mensup El-Esed ailesinin gücünün bu politikaya dayandığını kabul etmek mümkündür. Suriye’li Kürtler de bu politkadan nasibini almışlardır. Suriye’li Kürtler Suriye nüfusunun tahmini %10 ‘luk bir kısmını oluştururlar. Tamamına yakını Müslüman ve Sünnidir. Yani etnik olarak azınlık olmalarına karşın dini olarak Suriye nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Sünni Müslüman nüfusa aittirler.[1] Fransız mandası döneminde Kürtler en geniş etnik azınlık nüfus olmalarına rağmen ekonomik olarak çok zayıf olmaları ve aşiretlere dayanan toplumsal yapıları yüzünden güçlü bir örgütlenmeye gidemediler.[2]  Ayrıca Suriye’li Kürtler Şeyh Said ya da Mustafa Barzani gibi güçlü liderler çıkaramamışlardı. 1. Dünya Savaşı sonrası Irak ve Türkiye’deki Kürt isyan ve hareketleri Suriye’nin Kürt bölgesini de içine alan birleşik ve bağımsız bir Kürt devleti hedefleseler de öncelikleri Suriye Kürtleri değildi. Örneğin 1925 yılındaki Şeyh Said (Şêx Seid) isyanı öncelikle Türkiye sınırları içinde kalan Kürtlerin bağımsızlığını hedeflemekteydi.Suriye Kürtleri Fransız manda yönetimde Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelere nazaran daha özgürdüler. Kendi dillerinde gazete ve dergi basıp yayınlayabiliyorlardı. Ancak manda yönetimi döneminde Kürtçe resmi dil olarak kabul edilmemekteydi. Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi yönündeki talepler de Kürtlerin dini azınlık olmadıkları gerekçesiyle manda yönetimi tarafından reddedilmekteydi.Türkiye’de Şeyh Said İsyanının bastırılmasıyla Türkiye’de yaşayan Kürtler kendileri adına oluşan bu olumsuz durumdan kaçmanın yolunu Suriye tarafına geçmekte buldu. Türkiye’den Suriye’ye göç eden Kürtler çoğunlukla isyana katılmış savaşçılar,politikacılar veya bunların ailelerinden oluşuyordu. Bu da Suriye Kürtleri içinde milli duyguların kabarmasına sebep oluyordu. Göçler sadece Suriye’de Kürtlerin yaşadığı bölgelerle kısıtlı kalmadı. Halep,Şam ve Lübnan’a kadar göçler eden Kürt aşiret önde gelenleri ,entelektüelleri ve politikacıları vardı. Bu liderler daha sonra merkezi Lübnan’da olan ama faaliyetlerini Suriye’de sürdüren Xoybûn Cemiyeti altında örgütlendiler.

1.2. Hoybun (Xoybûn) Cemiyeti
Fransız manda yönetimi altında Suriye’li Kürtlerin haklarını savunan,siyasi ve kültürel faaliyetlerde bulunan tek örgütlü yapı Xoybûn Cemiyeti’ydi. Bu cemiyet Cemil Paşazade,Nuri Dersimi,İhsan Nuri ve Cigerxwin gibi Kürt toplumunda saygı gören entelektüel ve siyasetçiler tarafından 5 Ekim 1927’de Lübnan’da kuruldu. Kuruluş yeri Lübnan olmasına rağmen Suriye’de çalışmaktaydılar ancak öncelikleri Türkiye’de yaşayan Kürtlerdi. Kurucu kadrosundan önemli isimlerin Türkiye’den Suriye’ye kaçmak durumunda kalan Kürtler olması cemiyetin politikalarında ağırlığı Türkiye’deki ‘’direnişe’’ vermesinde etkili olmuştur. Nitekim cemiyetin 5 Ekim 1927’de Lübnan’da düzenlediği ilk kongresinde Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerdeki devletlerle iyi ilişkiler kurulması gerektiği ve asıl hedefin Türkiye olduğu 5 maddede belirtilmiştir.[3]
Xoybûn ayrıca Paris,Detroit,Londra,Irak ve Türkiye’de temsilcilikler açtı. Bu ülkelerin dillerinde yayınlar yapıp kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Suriye’de ise Kürtleri bağımsızlık,self-determinasyon,milliyetçilik gibi konularda bilinçlendiriyordu.[4]
1927-30 Ağrı İsyanı sırasında Xoybûn önemli katkıları vardı. Nitekim İhsan Nuri liderliğinde Xoybûn kadroları Ağrı Dağı’nda Ağrı Cumhuriyeti adında bir yönetim kurdu. Hatta bu yönetimin resmi olarak tanınması için Milletler Cemiyetine başvurulmuştu.[5]
Suriye’nin Fransız mandasından bağımsızlığını kazandığı 1946 yılında Xoybûn Cemiyeti dağıldı. Bu dağılma süreci aynı zamanda Kürt-Sovyet ilişkilerinin arttığı bir döneme denk geldi. Bu da aynı zamanda Kürtlerde milliyetçilik fikrinin itibarını kaybetmesi anlamına gelmekteydi.


2.  Suriye’nin Fransız Mandasından Bağımsızlığını Kazanması Sonrası Dönem

2.1.         İlk Siyasi Partinin Kurulması ve Bölünmeler

2.Dünya Savaşı sonrasında tüm batı sömürgelerinde olduğu gibi Suriye’de de Sovyetlerin ve Sosyalizmin etkisi hissedilmekteydi. Bu etki Suriye’deki Kürtlerde de karşılık bulmaktaydı. Artan Sosyalist düşünce etkisi Kürtler içinde de fikir ayrılığına sebep oldu. Kürtler bağımsızlık fikrinden uzaklaştıkça Suriye Komünist Partisi (SKP) Kürtler arasında popülerlik kazanmaya başladı. Bu partinin yönetici kadrolarında bir çok Kürt vardı ve Suriye içinde Kürtlerden önemli bir destek alıyordu. Kürtlerden aldığı bu desteğe rağmen SKP Suriyeli Kürtlerin sorunlarına karşı olduça ilgisizdi.
Bunun üzerine Osman Sabri, Abdülhamid Hacı Derviş ve eski komünist partili Kürtler ‘’ SKP’ye alternatif, sol ve ulusal çizgide’’ bir Kürt partisine ihtiyaç olduğu fikriyle 1957 yılında Partiya Demokrata Kurd- Sûrî (PDK-S) yani Suriye-Kurd Demokrat Partisi’ni kurdular.[6] Bu parti Suriye’li Kürtlerin kurduğu ilk modern bir organizasyona sahip siyasi partiydi. Ancak Suriye devletinin baskıları nedeniyle illegal olarak kurulmuş bir partiydi.
Daha sonra o dönem Suriye’de üniversiye öğrencisi olan Nurettin Zaza ve Celal Talabani partiye katıldılar. Partinin 1957 yılında yapılan ilk kongresinde Nurettin Zaza parti başkanı seçildi. Talabani ve Zaza’nın katkılarıyla Rêzname adında bir parti programı yazıldı. Bu programa göre PDK-S Kürt sorununun Suriye içinde çözümünden yana, kültürel hak taleplerinde bulunana ve bağımsızlık istemeyen bir siyasi partiydi.
PDK-S’nin kurucu kadrolarının çoğunun eski Xoybûn üyesi olması partiyi Xoybûn Cemiyetinin bir devamı olarak kabul etmemizi mümkün kılar gibi görünse de Xoybûn Cemiyeti esasen Türkiye Cumhuriyeti ile mücadele etmeyi öncelikli hedefi olarak kabul etmiş bir organizasyondur. PDK-S ise Suriye’deki Kürtlerin sorunularına yoğunlaşmış ve diğer ülkelerdeki Kürt hareketleriyle dayanışma yolunu gitmiştir.
1960 yılında, PDK-S parti programını yazan isimlerden biri olan Celal Talabani partinin ismindekı ‘’Kurd’’ kelimesinin ‘’Kurdistan’’ kelimesiyle hyer değiştirmesi gerektiği fikrini ortaya attı. Bu değişiklik parti içinde huzursuzluklara neden oldu. Osman Sabri liderliğinde bir grup bu değişikliğin Suriye hükümetini ‘’kışkırtacağından’’ endişelenmekteydi. Nitekim 1958 yılında Suriye ‘nin Mısır’la Birleşik Arap Cumhuriyeti (BAC) adı altında birleşmesi ve artan Arap şovenizminin de etkisiyle parti isminde değişikliğin yapıldığı yıl parti kadrolarına karşı büyük tutuklama dalgaları başladı. Bu tutuklamalar kapsamında parti lideri Nurettin Zaza ve yaklaşık 5000 parti üyesi tutuklanmıştır. [7] Bu gelişmeler parti içindeki bölünmeleri gün yüzüne çıkarmaya başlamıştır.
Parti Osman Sabri liderliğinde sol kanat ve Nurettin Zaza liderliğinde sağ kanat olarak iki kampa bölünmüştür. 1965 yılında partinin 5. Konferasında yapılan tartışmalar Suriye Kürt siyasetinde önemli izler bıraktı. Partinin iç tartışmalarında Osman Sabri ve sol kanat Irak’taki Mustafa Barzani önderliğindeki Kürt hareketine destek verdiklerini ve bu hareketin bir parçası olduklarını deklere ettiler. Sağ kanat ise bu hareketle bir ilgilerinin olmadığını ve Suriye yönetimine sadık olmaları gerektiğini savundu. Sonuç olarak partide bir dizi bölünme yaşandı. 1965 yılında Abdülhamit Hacı Derviş liderliğinde sağ kanat partiden gene aynı isimde bir parti kurarak ayrıldı. Ancak 1975‘de Celal Talabani’nin Irak KDP’sinden ayrılarak kurduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) ile iyi ilişkiler kuran Derviş aynı yıl partisinin ismini Kürdistan Demokratik İlerici Partisi (Pêşverûya Demokrata Kurdên li Sûrî)  olarak değiştirdi.
Sol blok ise gene Irak’taki gelişmelerden ekilenerek ikiye bölündü. Talabani’nin KYB’sine sempati duyanlar KDPS isminde devam ederken KYB’ye çekinceyle yaklaşan Salah Bedreddin Halkın Birliği ( Yekîtiya Gel) adından bir parti kurarak KDPS’den ayrılmıştır.
1960-70’li yıllar boyunca Irak’taki Kürt hareketleri Suriye’deki Kürt siyasetini doğrudan etkilemiştir. Bunun sebeplerini Irak’lı Kürt liderlerin Suriye’deki Kürtlerle yakın ilişkilere sahip olması ve Suriye’li Kürtlerin hiçbir zaman güçlü ve büyük kitleleri içine alan bir siyasi organizasyona sahip olmaması bu nedenle dışarıdan etkilere hep açık olmasıyla açıklamak mümkündür.
Suriye’de bu gün aktif olan çoğu partinin atası sayılan KDPS içindeki bölünmeler ideolojik olmaktan ziyade kişisel fikir ayrılıklarına dayanmaktadır. [8] Bunun yanı sıra Suriye Kürt toplumu arasında aşiretçiliğin yaygın olması ayrılıkların bir diğer sebebi olarak kabul edilebilir. Bu gün Suriye’de aynı ismi kullanan birden fazla Kürt partisi bulunmaktadır. Varlığını sürdüren Kürt partilerinin bir kaçı dışında kalan diğer partiler toplumsal destekten yoksundurlar.
1.1.           Başlıca Siyasi Partiler


i.                    KDP-S

Bu gün KDPS ismini kullanan 3 parti vardır. Ancak bunlar içinden 1957’de kurulan KDSP’nin mirasçısı kabul edilen parti Nisan 2014’den bu yana Siud Mela’nın genel sekreterliğini yaptığı partidir. Parti iç savaşın başladığı ilk günden itibaren Suriyeli muhaliflere yakın durmuştur. 19 Temmuz 2012’de Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürtlerin devlet dairelerinin kontrolünü eline almasında ve kendi yönetimlerini kurmasında öncülük eden ve PKK’ya yakın olduğu bilinen Demokratik Birlik Partisi’ne (Partîya Yekîtiya Demokratîk / PYD) muhalif bir çizgidedir. Aynı zamanda Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetiminde iktidar partisi olan KDP ile iyi ilişkilere sahiptir. Bu iyi ilişkiler KDPS’yi Irak KDP’sinin Suriye şubesi olarak nitelendirmeyi mümkün kılmaktadır.
  Nisan 2014 ‘de Kürdistan Birliği Partisi, Mustafa Oso liderliğindeki Azadi Partisi ve Mustafa Cuma’nın liderliğini yaptığı diğer Azadi Partisi Dr.Beşar’ın genel sekreteri olduğu KDPS’ye geçmişlerdir. Bu birleşmedeki amaç PYD’ye alternatif güçlü bir parti olabilmektir. Birleşmenin sağlanmasından Mesud Barzani’nin büyük etkisi vardır. 51 kişilik parti merkez yönetiminin 31’i KDPS üyelerinden kalan 20’u ise partiye katılan 3 partinin üyelerinden oluşmaktadır. Partini genel sekreterliğine Siud Mela seçilmiştir ve halen görevdedir.[9]
Parti halen Kürdistan Ulusal Konseyi ( Encûmane Niştîmanîya Kurdî li Sûrî / ENKS) üyesidir.

ii.                 Peşverû
Partinin genel sekreterliğini aralıksız 50 yıldır aynı zamanda partinin kurucusu olan  Abdülhamit Hacı Derviş yapmaktadır. KYB’nin kurulduğu 1975 yılından bu yana bu partiyle iyi ilişkilere sahiptir. Halen Kürdistan ulusal Konseyi (KUK) üyesidir. Irak’ta KYB ve KDP rekabetin Suriye’de Peşverû ve KDPS arasında sürdüğünü söylemek mümkündür. Partinin Suriye’de yerinden yönetim ve adem-i merkeziyetçiliğin geliştirilmesini,Kürtler ve diğer azınlıklar için kültürel hakların tanınmasını amaçlamaktadır. KDPS’nin aksine Peşverû PYD ile iyi ilişkilere sahiptir. [10]

iii.               Yekitî
1975 yılında Salah Bedreddin tarafından kurulmuştur. Partini tam ismi Yekitî ya Gel yani Halkın Birliği partisidir. 1980 yılında Bedreddin partinin ismini Yekitîya Gelê Kurd yani Kürt Halkının Birliği olarak değiştirmiştir. Kurulduğu tarihten Suriye’de halk ayaklanmasının başladığı 2011 tarihine dek parti içinde bir dizi bölünme yaşanmıştır. 2011 yılına gelindiğinde Yekitî içinden biri Mustafa Oso liderliğinde diğeri Mustafa Cuma liderliğinde faaliyet yürüten iki ayrı Azadî Partisi ortaya çıkmıştır.[11] Bu iki parti 2014 yılında KDPS ile birleşme yoluna gitmiştir.

iv.               PYD
2003 yılından kurulmuştur. Kuruluş tarihi diğer Kürt partilerine göre oldukça yeni sayılan PYD buna rağmen güçlü organize yapısıyla ve aldığı geniş halk desteğiyle Suriye’deki en güçlü Kürt partisi olarak kabul edilmektedir. Partiyi güçlü kılan faktörler arasında Suriye iç savaşında çarpışan en güçlü silahlı güçlerden biri olan Halk Savunma Birlikleri (YPG)‘nin PYD’ye destek vermesini de saymak mümkündür. PYD YPG’nin herhangi bir partinin silahlı gücü olmadığını savunsa da var olan algı YPG’nin PYD’nin silahlı kanadı olduğu yönündedir.
PYD aynı zamanda PKK’nin 2005’de kurduğu Suriye,Türkiye,İran ve Irak’da PKK çizgisinde faaliyet yürüten partilerin çatı örgütü olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) üyesidir.
PYD’nin toplumsal destek bulmasında 2004 Kamışlı (Qamişlo) ayaklanması önemli bir dönüm noktasıdır. Bu ayaklanma sırasında PYD kadroları halkın sokaklara dökülmesine ön ayak olmuştur. PYD’nin birçok üyesi Kamışlı ayaklanması sonrası BAAS rejimi tarafından tutuklanmış ya da öldürülmüştür. Partinin amaçlarını Suriye’de Kürtlerin haklarının anayasal güvenceyle tanınması,Kürt bölgesinde ‘’demokratik özerkliğin’’ sağlanması özetlemek mümkündür.[12]Ayrıca parti prensiplerini ‘’Arap ve Kürt halkları arasında kardeşlik tohumları ekmek,bu iki halk arasında dayanışma ve eşitliği sağlamak’’ olarak sıralamaktadır.[13]
BAAS rejiminin 2012’de Kürt bölgelerinden çekilmesinden sonra PYD öncülüğünde Kuzey Irak’takine benzer bir otonom Kürt yönetimi oluşturulmaya başlanmıştır. Devlet dairelerine el konulmuş,okullarda Kürtçe eğitim verilmeye başlanmış ve ASAYÎŞ adında bir polis birimi oluşturulmuştur.
Başta KDPS olmak üzere rakip Kürt siyasi partiler sıklıkla PYD’nin kendilerine baskı yaptığını ve siyasi faaliyetlerini yürütemelerine izin vermediği eleştirilerini dile getirmektedirler.
PYD diğer partilerden farklı olarak eş-başkanlık sistemiyle idare edilmektedir. Partinin eş-başkanlıklarını İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunu bir kimya mühendisi olan Salih Müslim ve Asya Abdullah yürütmektedir.



3.  Suriye İç Savaşı ve IŞİD Saldırıları

3.1.          İç Savaş Başlarken Partilerin Durumu
Suriye’de 2011 yılı başlarında Arap Baharının etkisiyle rejim karşıtı irili ufaklı gösteriler yapılmaya başlanmıştır. Ancak gösteriler halk ayaklanması vasfını 15 Mart 2011’de ülkenin güney şehri Dera’da başlayan olaylarla kazanmıştır. Bu olayları ülkenin diğer bölgelerindeki gösteriler izlemiştir. BAAS rejimi bu gösterileri bastırmak için orduyu seferber etmiş ve ağır silahlar kullanmıştır. Böylece sivil gösteriler şeklinde başlayan süreç kanlı bir iç savaşa dönüşmüştür.
Gösteriler ülkenin güneyinde yoğunlaşsa da Kürtlerin çoğunlukta olduğu kuzeyde de Kürtler kendilerine uzun yıllar baskı yapan BAAS rejimine karşı gösteriler yapmaktaydı. İç savaşın ilk yılı çatışmalar ülkenin güneyinde yoğunlaşmıştır. Bu durumdan yararlanan Kürt partileri Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde kontrolü ele almaya başlamıştır.  Bu süreçte 7 Nisan 2011’de Esad yönetimi Suriye vatandaşlığı olmayan yüz binlerce Kürt’e vatandaşlık vaat etmiştir.
19 Temmuz 2012’de BAAS rejimi kuzeydeki Kürt illerinden çekilmiştir. Bu çekilmenin ardından PYD öncülündeki güçler rejimin çekildiği yerlerde kendi yönetimlerini kurmaya başladılar.
Kürtler iç savaşın hemen başlarında Mesud Barzani’nin desteklediği partiler ile PKK’ya yakın duran PYD’nin mücadelesini aşmak adına bir takım adımlar atmışlardır. Bunlardan ilki 11 Temmuz 2011’de Erbil Anlaşmasıyla Kürdistan Ulusal Konseyi’nin kurulmasıdır. Bu konsey PYD ve 15 diğer partiyi kapsamaktaydı.[14] Ancak partilerin birbirlerini karşı güvensizliği nedeniyle bu anlaşmanın pratiğe geçtiğini söylemek güçtür. Öyle ki bir yıl sonra gene Erbil’de partiler sorunları çözmek için tekrar bir araya gelmişlerdir. Bu toplantılarda Mesud Barzani’nin katkıları dikkat çekmektedir. Aynı dönemde Irak KDP’si destekli partiler PYD’nin silahlı gücünden şikayet ederek kendilerinin de silahlı birlikler kurabileceklerini beyan etmişlerdir. Suriye’den Kuzey Irak’a kaçan Kürt gençlerine askeri eğitim verilmesini bu anlamda atılmış bir adım olarak kabul etmek mümkündür. Ancak PYD’nin Suriye Kürt bölgesinde tek askeri güç olarak YPG’nin tanınacağına dair tavizsiz duruşu muhalefet partilerinin kendi silahlı güçlerini kurmasını engellemiştir.

3.2. Bloklar ve İttifaklar
i.TEV-DEM (Tevgera Civaka Demokratîk)
Demokratik Toplum Hareketi anlamına gelmektedir. 2012 yılında Suriye ordusu Kürt bölgesinden çekildikten sonra ‘’kaos ve karışıklılığın önlenmesi’’ adına PYD öncülüğünde kurulmuş bir organizasyondur. Kürt bölgelerinde yaşayan diğer etnik grupları da içinde barındırması açısından önemlidir. Her yerleşim biriminde halk meclisleri oluşturulmasını sağlamıştır. Bu meclisler Halk Evi (Mal a Gel ) olarak adlandırılmıştır.
Suriye’deki Kürt bölgeleri Kürtlerin otonom yönetimlere sahip olduğu İran ve Irak’takinin aksine oldukça heterojen bölgelerdir. Bu nedenle Arapların dışında Süryani,Ermeni ve Çerkez kökenli insanların bir arada yaşamalarını sağlayacak bir organizasyon kurmak oldukça güçtür. Bu anlamda TEV-DEM ’in Halk Meclislerinde farklı etnik grupların temsiliyetini sağlaması etnik gerilimleri önleme adına önemli bir adım olarak kabul edilmektedir.
ii.ENKS (Encûmena Niştîmanî ya Kurdî li Sûrî )
Suriye Kürt Ulusal Konseyi anlamına gelmektedir. 2011 yılında Mesud Barzani’nin desteklediği partilerin katılımı ve KDPS’nin liderliğinde kurulmuştur. İlk kurulduğunda 11 partiyi kapsamaktaydı. 2012 yılında ise parti sayısı 15’e çıkmıştır. [15] ENKS, TEV-DEM’e göre  çok daha az toplumsal destek bulan bir organizasyondur. Bunda bünyesindeki partilerin halkı temsil etme kabiliyetinden uzak olması ve YPG ve ASAYÎŞ gibi güçlü silahlı güçlerin desteğinden yoksun olmalarını pay vardır. Ayrıca TEV-DEM’in aksine ENKS Suriye Kürt bölgesinde değil Kuzey Irak’ta kurulmuştur. Bu da Suriye’li Kürtler arasında ENKS’nin popüler olmasını mümkün kılmamaktadır.
Ekim 2014’de Mesud Barzani’nin çağrısı üzerine Duhok kentinde toplanan TEV-DEM ve ENKS arasında görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler neticesinde Duhok Anlaşması olarak kayıtlara geçen bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmaya göre ENKS ve TEV-DEM arasında 24 kişlik ortak bir yönetim mekanizması oluşturulacak. Bu 24 kişinin 12’si TEV-DEM’den 12’si ENKS’den oluşacaktır.




3.2.         IŞİD Saldırılarının Etkileri

1990’lı yıllar boyunca Türkiye’yle iyi ilişkiler geliştiren KDP İran güdümündeki KYB ve Türkiye ile yoğun çatışma halindeki PKK’yla karşı karşıya gelmiştir ve bu rekabet bir dönem silahlı çatışma halini almıştır. Bu çatışmalar halen Kürt tarihinde ‘’birakûjî’’ (iç savaş) olarak anılmaktadır. Kürt partilerinin şu an Suriye’de içinde bulundukları durum itibariyle partiler arası bir silahlı çatışma yaşanması ihtimali yoktur. Ancak  Kürtler üzerinde derin izler bırakan bu çatışmanın tarafları Suriye’de karşı karşıya geldiğinde itidal çağrısında bulunan Kürt aydınları birakûjî vurgusu yapmayı ihmal etmemişlerdir. Şu an Suriye’de var olan durum 1990’larda Kuzey Irak’tan farklıdır. Kuzey Irak’ta birbirine denk kuvvette birden fazla parti ve silahlı güç vardı. Suriye’de ise YPG ve ASAYÎŞ dışında herhangi bir başka silahlı unsurun varlığına gene YPG ve ASAYÎŞ tarafından izin verilmemektedir.
 Suriye Kürt bölgelerinde partiler arası rekabetler diğer ülkelerdeki Kürt partilerinin rekabetinin bir yansımasıdır. 1960-70’li yıllarda KDPS’den ayrılmalar nasıl Irak’taki Kürt hareketlerinden doğrudan etkilendiyse, 2011 sonrası KDPS ve PYD rekabeti de 1990’lı yıllar boyunca KDP ve PKK arasında yaşanan rekabetin bir devamıdır. KDPS iç savaşından başından bu yana PYD yerine Suriye Ulusal Konseyi’ne yakın durmuştur. PYD’nin silahlı güçlerine alternatif silahlı kendilerine bağlı silahlı birlikler kurma girişimleri de PYD tarafından her defasında engellenmiştir.
IŞİD’in 16 Eylül 2014’de başlattığı Kobanê saldırısı Kürtler üzerine önemli etkiler yaratmıştır. IŞİD’in Kobani saldırılarının başladığı sırada PYD’ye muhalif Kürt partilerinin PYD’yi suçlayan bir pozisyonda durdukları bilinmektedir. Ancak kuşatmanın uzun sürmesi, PYD ve YPG’nin IŞİD’e karşı direnç göstermesi,Türkiye,Irak ve İran’dan Kürtlerin IŞİD’e karşı savaşmak üzere Kobani’ye geçişler yapması Kobani’yi Kürtler nezdinde milli bir mesele haline getirmiştir.
PYD ve YPG’nin IŞİD’e karşı Kobani’yi savunması hem Kürtler hem de uluslararası kamuoyu nezdinde PYD ve YPG’ye sempati kazandırdı. Öyle ki kuşatmanın ilerleyen zamanlarında ABD hava kuvvetleri öncülüğünde koalisyon uçakları Kobani çevresindeki IŞİD mevzilerine karşı hava saldırıları düzenleyerek YPG’nin yükünü hafifletmiştir. Bunun üzerine muhalif partiler Kobani üzerinden PYD’yi eleştirmeyi bir kenara bırakmış ve ‘’milli dava’’ haline gelen Kobani için yardıma hazır olduklarını açıklamaya başlamışlardır. Sadece Suriye içinden Kürt partileri değil Türkiye,Irak ve İran’daki Kürt partileri de Kobani meselesine ilgisiz kalmamışlardır. [16] İç savaşın başından beri PYD’ye mesafeli yaklaşan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bile sembolik sayıda birlikle Kobani savunmasına katılmıştır. 
28 Ekim 2014 ‘de Duhok Anlaşması uyarınca KDP peşmergeleri Türkiye üzerinden Kobani’ye geçiş yapmıştır. Kobani’ye geçiş yapan peşmerge sayısı 150 olarak belirlenmiştir. [17] İlk bakışta bu sayıda bir askeri birliğin Kobani çatışmalarında etkisiz kalabileceği düşünülse de peşmerge birliklerinin yanlarında götürdükleri ağır silahlar,roketler ve havan topları IŞİD karşısında YPG’ye belli oranda avantaj sağlamıştır. Bunlardan daha önemlisi Kürt tarihinde ender rastlanan bir işbirliğinin ortaya çıkmış olmasıdır.  
Peşmergelerin Kobani’ye geçiş yaptıkları güzergah Türkiye’de Kürt yurttaşların çoğunlukta yaşadıkları yerleşim yerleri üzerindedir. Geçişleri sırasında çok sayıda insan peşmergelere sevgi gösterilerinde bulunmuşlardır. [18]  Bu da Kobani’nin Kürt toplumu üzerinde yarattığı milliyetçi etki hakkında bize fikir vermektedir.

4. Sonuç

Suriye’deki Kürt partilerinin siyasetini etkileyen iki önemli güç PKK ve KDP’dir. Bu iki güç arasındaki rekabet Suriye’nin Kürt bölgelesine direkt yansımaktadır. PKK ve KDP’nin Kürt siyasetinde liderlik mücadeleleri 1990’lı yılların başına dayanmaktadır. Bu yıllar PKK ve TSK arasındaki çatışmaların en yoğun yaşandığı dönemdir. Buna karşın KDP bu dönemde Türkiye’den önemli boyutta destek görmüştür. 90’lı yılların ortasında KDP ve PKK rekabeti silahlı çatışmaya dönmüştür. Oysa 1983’de PKK ve KDP ‘’faşist Saddam diktatörlüğü,Türk ordusu işgali ve Amerikan emperyalizmine karşı ortak direnme’’ kararı aldıkları bir anlaşma imzalamışlardır. [19] Buna rağmen Irak’taki gelişmeler ve güç elde etme mücadelesi bu iki gücü karşı karşıya getirmiştir.
PKK’nin KDP’yi eleştirdiği noktalar KDP’nin ‘’feodal ve geri kalmış bir yapı olduğu’’  noktasında yoğunlaşırken KDP ise PKK’yı ‘’kürdistani olmamak ve kürt milletine fayda sağlamamakla’’ eleştirmektedir. PKK Kürtler içinde gençler,seküler milliyetçiler,solcular ve kadın hareketlerinden ilgi görmektedir. KDP ise gelenekçi,dindar ve piyasa ekonomisinden yana Kürtlerden destek bulmaktadır. Kürtlerin birliği ve Kürt milliyetçiliği ise iki tarafın ortak yönleridir. KDP uluslarası petrol ticareti anlaşmaları yapabilecek kadar uluslarası saygınlığa sahiptir.Gücünü de büyük ölçüde buradan almaktadır. PKK ise Türkiye,AB ve ABD’nin terör örgütü listelerindedir.
IŞİD hem PKK ve hem de KDP için tehdittir. [20]Buna karşın IŞİD’in bu iki tarafın aralarındaki bütün sorunları bir tarafa bırakarak tümüyle ortak hareket etmesini sağlayacak bir etkisi yoktur. IŞİD’le mücadele KDP ve PKK’nin liderlik mücadelelerinin bir parçasıdır. Nitekim IŞİD’in Şengal ve Kerkük saldırılarından sonra bu şehirlere militanlarını sevk etmesi PKK’nın IŞİD’le mücadelede kendisine ihtiyaç duyulduğu algısını yaratma amaçlıdır. PKK Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanması için uğraşmaktadır.[21] PKK kendi çabalarıyla oluşturulacak bir Kürt Ulusal Kongresi’nin KDP’yle rekabetinde elini güçlendirdiğini düşünmektedir.
KDP ve PKK Kürtlerin ortak düşmanı IŞİD’le mücadele edebildikleri oranda Kürt toplumunda destek göreceklerinin farkındadırlar. KDP’nin Şengal’i savunmada başarılı olamaması ve PKK’nin KDP’den kalan boşluğu doldurması,aynı zamanda YPG’nin Kobani’yi savunmada gösterdiği direnç PKK’yi IŞİD’le mücadele noktasında KDP’den bir adım önde olduğu yorumunu mümkün kılmaktadır. KPD ve PKK arasındaki rekabetin sadece Irak ve Suriye’de sahnelenmediğini aynı zamanda İran ve Türkiye’deki Kürtlerin de bu rekabetin konusu olduğunu belirtmek gerekir.
Özetle bugün Suriye’de Kürt siyasetinde şahit olduğumuz rekabet esasında PKK ve KDP rekabetidir. Kobani’de görülen işbirliği esasında bu rekabetin bir parçasıdır. Tüm bu faktörler göz önüne alındığında Kobani’deki küçük işbirliğinin KDP ve PKK arasındaki rekabeti bitirebilecek nitelikte bir işbirliği olmadığı düşünülmektedir.


[1] Abdi Noyan ÖZKAYA, Suriye Kürtleri: Siyasi Etkisizlik ve Suriye Devleti’nin Politikaları, Sa. 3,Cilt 2, No: 8 ss.90-116 2007 ( http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/IdZgitj2V2vbuyxGGkzJnS8yvQqpT5.pdf )

[2] Abdi Noyan ÖZKAYA, Suriye Kürtleri: Siyasi Etkisizlik ve Suriye Devleti’nin Politikaları, Sa. 3,Cilt 2, No: 8 ss.90-116 2007 ( http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/IdZgitj2V2vbuyxGGkzJnS8yvQqpT5.pdf )

[3] Dîlawerê Zengî , Kurtedanasînek li ser rêxistina Xoybûnê  , Şam, 01.10.2008 ,http://www.nefel.com/articles/article_print.asp?ArticleNr=3674 )
[4] Güneybatı Kurdistan’da Siyasal Durum-1 ,01.06.2012 , (http://welatekurdan.blogspot.com.tr/2012/06/guneybat-kurdistanda-siyasal-durum-1.html )
[5] Ayşe Hür , OSMANLI’DAN BUGÜNE KÜRTLER VE DEVLET , 19.10.2008 - 25.10.2008 , (http://arsiv.setav.org/ups/dosya/27464.pdf )
[6] Christian Sinclair & Sirwan Kajjo , The Evolution of Kurdish Politics in Syria , 31.08.2011 (http://www.merip.org/mero/mero083111#_7_ )
[7] Christian Sinclair & Sirwan Kajjo , The Evolution of Kurdish Politics in Syria , 31.08.2011 (http://www.merip.org/mero/mero083111#_7_ )

[8] Christian Sinclair & Sirwan Kajjo , The Evolution of Kurdish Politics in Syria , 31.08.2011 (http://www.merip.org/mero/mero083111#_7_ )

[9] İMC : Rojavalı 4 Parti birleşti , 07.04.2014 , (http://www.imctv.com.tr/2014/04/07/11274/rojavali-4-parti-birlesti )


[10] Rodi Hevian : THE MAIN KURDISH POLITICAL PARTIES IN IRAN, IRAQ, SYRIA, AND TURKEY: A RESEARCH GUIDE , 19.08.2013 , (http://www.rubincenter.org/wp-content/uploads/2013/08/Hevian-YA-SG-YA-au2-PDF.pdf )

[11] SURİYE’DE KÜRT HAREKETLERİ , ORSAM Rapor No: 127 , Ağustos 2012 , Sa 19, (http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/201286_127%20yeniraporson.pdf )

[12] Rodi Hevian : THE MAIN KURDISH POLITICAL PARTIES IN IRAN, IRAQ, SYRIA, AND TURKEY: A RESEARCH GUIDE , Sa. 3, 19.08.2013 , (http://www.rubincenter.org/wp-content/uploads/2013/08/Hevian-YA-SG-YA-au2-PDF.pdf )

[13] PYD official website , About PYD ,16.10.2013 , (http://www.pydrojava.net/en/index.php/about )
[14] ORSAM ; BİRLİK Mİ, PYD’NİN GÜÇ GÖSTERİSİ Mİ? ERBİL ANLAŞMASINDAN SONRA SURİYE KÜRT DİNAMİKLERİ , Sa 8, Rapor No: 138, Aralık 2012, (http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20121221_138.pdf )

[16] Komala Party of Iranian Kurdistan: The world must support Kurds in their fights for legitimate rights , 13.10.2014 , (http://www.prnewswire.com/news-releases/komala-party-of-iranian-kurdistan-the-world-must-support-kurds-in-their-fights-for-legitimate-rights-279032581.html )

PJAK Co-chair Evîndar Rênas: Attack at Kobanê is international conspiracy , 14.10.2014, (http://www.diclehaber.com/en/news/content/view/424868?page=4&from=3226523678 )

[18] Peşmergelerin Kızıltepeden Kobaniye Geçişleri , 29.10.2014 , (https://www.youtube.com/watch?v=62x3yn1jMsA )


[20] Merve Önenli Güven : KDP-PKK-IŞİD Üçgeni , 12.08.2014, (http://www.21yyte.org/tr/arastirma/irak/2014/08/12/7734/kdp-pkk-isid-ucgeni )

[21]  Duran Kalkan : Parlayan Kürt Güneşi ( http://www.pkkonline.com/tr/index.php?sys=article&artID=2255 )

No comments:

Post a Comment